SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

TEVBE BAHSİ

<< 2768 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

52 - (2768) حدثنا زهير بن حرب. حدثنا إسماعيل بن إبراهيم عن هشام الدستوائي، عن قتادة، عن صفوان بن محرز قال:

 قال رجل لابن عمر: كيف سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول في النجوى؟ قال: سمعته يقول "يدني المؤمن يوم القيامة من ربه عز وجل. حتى يضع عليه كنفه. فيقرره بذنوبه. فيقول: هل تعرف؟ فيقول: أي رب! أعرف. قال: فإني قد سترتها عليك في الدنيا، وإني أغفرها لك اليوم. فيعطى صحيفة حسناته. وأما الكفار والمنافقون فينادى بهم على رؤوس الخلائق: هؤلاء الذي كذبوا على الله".

 

[ش (كنفه) هو ستره و عفوه].

 

{52}

Bize Zübeyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. İbrahim, Hişam-ı Destevâî'den, o da Katâde'den, o da Safvân b. Muhriz'den naklen rivayet etti. Safvân şöyle demiş:

 

Bir adam İbni Ömer'e fısıltı hakkında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i ne buyururken işittin? diye sordu. İbni Ömer: Onu :

 

«Kıyamet gününde mü'min Rabbi (Azze ve Celle)'ye yaklaşacak, o derece ki, üzerine Allah affını indirecek ve ona günahlarını itiraf ettirecektir. Kendisine (filân günahını) biliyor musun? diye soracak. Mü'min: Ey Robbim! biliyorum, diyecek. Teâla Hazretleri: Onu ben dünyada sana örtbas etmiştim. İşte bugünde onu sana bağışlıyorum, diyecek. Bunun üzerine İyiliklerinin sahifesi verilecektir. Kâfirlerle münafıklara gelince, onlar için mahlûkat huzurunda: İşte Allah namına yalan söyleyenler bunlardır, diye nida edilecektir!» buyururken işittim, dedi.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî «Kitâhu'l-mezâlim», «KHâbu'l-Edcb» ve «Kitâbu't-Tevhid'de; Nesâî «Kitâbu't-Tefsir» ile «Kâbu'r-Rîkak»'da; İbni Mâce de «Kitâbu's-Sûnne»'de muhtelif râvilerden tahric et­mişlerdir.

 

Necva: Sır konuşmak, fısıldaşmak mânâsına gelir. Kıyamet gününde Allah Teâlâ'nın mü'min kuluyla sır konuşması yâni, ona günahlarını gizlice bildirmesi bir fadl-u ihsanıdır. Buradaki yaklaşmaktan murad; mekân itibariyle değil, rütbe ve ikramı itibariyledir. Çünkü Teâlâ Hazretleri mekân ve mesafeden münezzehdir.

 

Kenef; Kenar, örtü ve yardım mânâlarına gelir. Burada ondan murad; mü'min kulunu mahşer halkı huzurunda rezil etmeyip örtmesi ve korumasıdır.     

 

Hadîs-i şerif, müslümanlar günahlarından dolayı tekfir edilemez diyen ehl-i sünnetin delillerindendir. Dalâlet fırkalarından Haricîler'e göre günah işleyenler dinden çıkarlar. Bu hadîs onların kavlini reddetmektedir.